ya hep uyuyorsak

 

Uyku- Haruki Murakami

90 sayfalık bir kitaba göre afili bir tasarımı olan Uyku, daha önceleri okuduğum bir kitaptı, şimdi tekrar göz gezdirdim. Okuduğum kitabı tekrar okurum, bir filmi birkaç kez izleyebilirim. Bu tabii içeriğe göre şekillenen bir durum. Her eser çift dikişi hak etmez. Uyku'yu okuduğumda ondan çok daha ziyade, bir an önce Anna Karenina okumak istiyordum. Nitekim sonrasında alıp okumaya başlamıştım. Bitter çikolata eşliğinde tabii.

Genel olarak Uzak Doğu kitap kültüne herhangi bir ilgisi olmayan benim için bir ilk oldu. Daha önce oralardan bir yazarı okumamıştım. Kitap, film, şarkı fark etmez. İçeriği konusunda güvendiğim birilerinden teminat almadıkça önüme gelen her şeyi okumak ya da izlemek istemiyorum. Bu yerli eserler için de böyle. Hem içeriği temiz olmalı hem beni olduğumdan bir adım öte taşımalı hem de kaliteli olmalı. Bir kaç kriterim daha olabilir, şimdi aklıma bunlar geldi. Uyku için referansım pek güvenilir olmamakla beraber evde bulunan bir kitaptı, afili tasarımı da yardımcı oldu okumuş bulundum. Şöyle diyor ilk satırlar: 'Uyuyamıyorum. Tam 17 gün oldu. Uyuyamama hastalığından söz ediyor değilim. Uyuyamama hastalığının ne olduğunu az çok biliyorum.' 


Normal bir aile yaşantısı olan bir kadın aniden uyuyamamaya başlıyor. Gençlik yıllarında da bir benzerini yaşadığı bu durum için şöyle diyor: 'Ben uyumaya çalışan bir bedendim ve aynı zamanda uyanık kalmaya çalışan bir zihin'

Şuan tekrar nükseden uyuyamama durumu, öncekine nazaran çok daha dinç olduğu; uyuyamamasının dışında başka herhangi bir şikayetinin olmadığı bir versiyon. Kadın  kendisindeki bu halin ne kocası ne de evladı tarafından fark edilmediğini söylüyor. Burada kast edilen kadının evin içindeki yalnızlığı, görünmezliği mi yoksa gerçek anlamda asla uykusunun gelmediği söylemini kuvvetlendirmek mi emin değilim. Kitabın devamında aile yaşantısından bahsediyor. Kocası için :'Onu tanımlamak gerekirse, kocamın acayip bir yüzü vardır diyebilirim. Şimdi bile arada sırada düşündüğüm oluyor. Nasıl oldu da ben bu acayip yüzlü adamla evlendim, oysa benim çok daha yakışıklı erkek arkadaşlarım olmuştu, diye. 'Böyle de söylese kocasını sevdiğini ona güvendiğini söylüyor devamında. Kadının anlattıkları çerçevesinde rutinini bulmuş, rolleri oturmuş bir evlilik onlarınkisi. Fakat yine de bu ona 'tam da istediğim şey' hissini vermiyor. Rutin evliliğin kaderi. Fakat evlilik olmasa da, kişi tek başına da yaşasa yine bir şekilde rutin kendini gösteriyor. Bu aslında çelişkileri sevmeyen insan psikolojisi için gerekli de bir durum. Hayatımızda olacak olanları yordayabilmek isteriz. Önümüzü görebilmek ve ona göre adımlar atabilmek... Tabii her şeyde olduğu gibi rutinde de orta hallisini tutturabilmek mühim. Kitaptaki karakter kendini bir şekilde içinde bulduğu bu düzenli hayattan biraz sıyırmak istiyor. Kendisinin de ifade ettiği gibi :' Bu nasıl bir yaşam, diyordum arada sırada.'  
Karakterin hayatı böyle sıradan sıradan devam ederken bir gün korkunç bir rüya görmesiyle uyuyamama serüveni tam manasıyla başlamış oluyor. Rüyadan uyanınca tekrar uyuyamadığı için vakit geçsin diye kitap okumaya karar veriyor, seçtiği kitap ise Anna Karenina.
Kadın günlerce ailesine hiçbir şey hissettirmeden uyumamaya ve kitap okumaya devam ediyor. Kocası da nasıl adamsa hiç anlamıyor kadına ne olduğunu. Başlarda bu durum kadını tedirgin etse de bir yerden sonra mutlu olmaya, kendisini daha güzel daha dinç bulmaya başlıyor. İşte sonunda direksiyon sağa sola kırılmaya başlıyor. Sonunda : 'Uykuya falan ihtiyacım yok benim.'  diyerek tekamülünü tamamladığına karar veriyor sanırım. 
Falan filan... Böyle işte. 
Bu kitabı okuduğumda insanın dünyada mutlu olmasının 2 yolu var gibi hissetmiştim. Bunlardan ilki kadının kocası gibi fazla düşünmeden, irdelemeden, 'şikayet etmeye hakkımız yok' diyerek; pasif, kanaatkar ve en önemlisi farkında olmayan bir yaşam sürmek. Aliya İzzetbegoviç'in bir cümlesi geldi şuan aklıma, lafzen tam hatırlayamasam da 'boş bir kafa insana çürük bir diş kadar bile acı vermez' diyordu. Bunun gibi bir şey. Çünkü insan düşünmeye başlarsa farkındalığı artar, fikrileri doğrultusunda seçimler yapar ve doğal olarak yaptığı her seçimin sorumluluğunu alması gerekir. Sıkıntılı işler.  
İkinci yol ise tefekkür ederek, ferasetli davranarak, varoluşsal açılardan kendini sorgulayarak tatmin olmaya yarayacak çözümler bulma yoluyla mutlu olmak. Kadına bu açıdan baktığımız zaman yaşadığı hayatı, kendi varoluşunu sorguladığını ama hayatına bu sorgulamaların ışığında bir mana veremediğini görüyorum. Anlamlandırmak istiyor ama yolu bilmiyor. İnsanın kendisine sorduğu varoluşsal sorular hayatı anlamlandırmak adına güzel bir başlangıç olarak gelir bana. Ama amaç soruları sormak değil, tatmin olmak. O nedenle kişi doğru soruları sorsa bile doğru cevaplar bulamadığında boşluklardan boşluklara savrulmaktan öte geçemiyor ne yazık ki. Varoluşsal felsefe ışığında yazılan hangi romanı okuduysam karakter genelde o anlaşılmazlık, dışlanmışlık, savrulmuşluk hissiyle intihar yolunu seçti. Bilişsel anlamda var olamadığı bir dünyada insan neden yaşamak istesin ki? Tüm bu söylediklerimden mülhem çareyi hep aynı kapılarda aynı kişilerde aramayalım bence. Bize iyi gelen kapılar bulunca da tekrar tekrar o kapıya yüz sürmekten imtina etmeyelim. -blog benim olunca tabii, yapıştırıyorum nasihati- Bu bir sınav. Bazen insan çok çalışsa bile kağıdı eline ilk aldığında bir an için her şeyi unutmuş gibi hissedebilir. O kriz anı doğru yönetilirse taşlar yerine oturmaya başlayacaktır. Değil midir ki hem :

 'Demek ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.' 

Güncelleme: Murakami'den bir paylaşım yapınca içim pek rahat etmedi.. Uyku dışında içeriğinin çok saçma sapan olduğunu bildiğim kitapları var ve ben bundan nefret ederim. Kötülemek de bir reklamdır evet ama Murakimi'yle olan ilişkim Uyku ile başlamış, Uyku ile noktalanmıştır. -Ciddili-


 -Bu da böyle BCP Şubat ayı incelemesidir.- BCP Ocak için: böyle buyurun.

Daha fazlası için de: 👇



Yorumlar

  1. Yazına ve yorumlamana bayıldım. Mutluluğun ikinci yolunda, aradığını tam olarak bulamasan dahi, bu yolculuğun, verilen çabanın teriyle dinginliğe ulaşmak mümkün. Değil mi ki; 'her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.' :)
    (Bu arada BCP listesini güncellemelisin, şuan 32 kişiyiz. )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. katkın için teşekkür ederim ve listeye bakacağım :)

      Sil
  2. Murakami’nin bu kitabını baya duymuştum ve merakımda vardı. Okumak istediğim bir yazar. Genelde güzel yorumlar okudum. Uyku konusu da baya düşündürücü emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. murakami'den uyku dışında başka hiçbir kitap okumayı düşünmüyorum, tavsiye de etmiyorum. keşke yazar değil de uyku daha çok popüler olsaydı.
      teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Çok vurucu bir giriş ... Murakami fazla göklere çıkarıldığı için beklemeye aldığım yazarlardan. Tarafsız olamadığım film, dizi, kitaplara uzak kalmayı tercih ediyorum ama Uyku en az öne çıkarılan kitabı galiba :) Ellerine sağlık, güzel ve derin cümlelerinle analizini okumak keyifliydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benim için yerlerde kendisi, Uyku'yu neden murakami yazdı kii :(
      teşekkür ederim..:)

      Sil
  4. Murakami okumak istediğim bir yazar ve bu kitabını çok görüyorum. Belki Uyku kitabın abir şans verebilirim. Teşekkürler ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. farklı bir öykü olması hasebiyle okunabilir, ben teşekkürler:)

      Sil
  5. Murakami'nin İmkansızın Şarkısı kitabını okumuştum daha önce. Yazar hakkındaki düşüncelerim net değil benimde ne yazık ki.. Uyku kitabını ise hiç duymamıştım konusu çok ilgi çekiciymiş halbuki.. Emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim için Murakimi' den ziyade Uyku var yalnızca.. Teşekkür ederim..

      Sil
  6. Murakami merak ettiğim yazarlardan birisi ama bir türlü elim gitmedi nedense. Yazınızı okurken kitap ilgi çekici gelmeye başlamıştı ki yazının sonunu gördüm. Bir süre daha elim gitmeyecek sanırım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hiiiç aceleniz olmasın, daha öncelikli olanlar vardır eminim ;)

      Sil
  7. Murakami'yi ben de okumadım hiç. Ama bu ay blogları gezerken, arkadaşların çok hoşlanmadığını fark ettim. İmkansızın Şarkısı'nın da filmini izlemiştim, pek hoşuma gitmemişti. Ben de uzun süre erteleyecekler listesindeyim. Bugün arkadaşımla uykuya düşkünlüğüm üzerine konuşuyorduk, uyumamayı hayal bile edemiyorum, deyip burada buldum kendimi. Emeğine sağlıkk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyin ortası mis.
      Murakimi'yi pek de sevmeyenler olarak inşallah istemeden merak uyandırmamışızdır. Teşekkür ederim..

      Sil
  8. Yazar bu kadar popüler olmadan önce birkaç kitabını almıştım konusu üzerine ama henüz elim gitmiş değil :) O güncelleme de buna katkı yapacak sanırım :) Bu arada -adından emin değilim ama öyle olduklarını düşündüm- çiğdem çizimleri çok hoştu ayrıca ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonunda konu benim çiçeklerime geldi ^^ Teşekkür ederim :)

      Sil
  9. Murakami daha önce okumuştum ve sevmiştim kitabını ama kişilik olarak hakkında öğrendiklerimden sonra gözümden düştü benim de fakat bu kitabını da konusundan dolayı merak ettim şimdi belki çok sonraları okurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyku' yu yorumladım ama yazarından ötürü hiç de övesim gelmiyor.. aslında fena kitap değil:)

      Sil
  10. İçerik seçimi konusunda bir miktar çöplük gibi hissediyor olabilirim, yine de elimden geleni yapıyorum. İlk seferde değilse ikinci üçüncü seferde bırakmam gerek artık demeye çabalıyorum hiç olmazsa. Yeterli mi, sanmıyorum. *-* Bu kitap da Murakami'nin okuyacağım ikinci kitabı olacak, eline sağlık. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. farkındalığını takdir, hassasiyetinin ziyadeleşmesini temenni ediyorum :)

      Sil
  11. hımm murakami bikaç tane okudum ben de ama giremedim dünyasına yani biraz uzak ve soğuk buldum ama yine de iyi yazar diye düşünüyorum, bunu da okumams o zaman :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benim için içerik üsluptan önce geliyor sanırım o nedenle bana kötü yazar;)

      Sil
  12. Ben Murakami'den üç kitap okudum. Bayıldığım söylenemez ama nefret de etmedim. Çok beğenilen iki kitabını daha okumayı düşünüyorum. Eğer onları da çok sevmezsem başka kitabını okumayacağım. Zaten kitapları aşırı pahalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben 3 kitabını okuyup pek de etkilenmediysem hiç 2 tane daha okumazdım sanırım, o kadar da müsamahalı olamıyorum;)

      Sil
  13. Murakami'nin elimde tek bir kitabı var epey oluyor, denemek için almıştım. Ama öyle bir Murakami furyası oluştu ki elim bir türlü gitmedi kitabı okumaya. Benim için henüz bir yerde değil kendisi ama bu kitabın konusu güzel görünüyor. Bu arada sevdiğim dizi ve filmleri ruh halime bağlı olarak ben de tekrar tekrar izleyebiliyorum :) Yazı için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir şeyler popüler oldu diye ya da popüler değil de karar vermemek gerekiyor aslında ama evet gözüme sokulan her şey ister istemez bende de bir nahoşluk uyandırıyor:)

      Sil
  14. Yazarın elimde şu an sadece Tuhaf Kütüphane kitabı var, başka kitabı daha da almam. :D İyi de olsa yine almam. :D öyle bir soğudum kendisinden yaaa :D Emeğine sağlık^^

    YanıtlaSil
  15. Değişik bir kitap hiç Uzak Doğu romanı okumadım belki bu kitapla başlayabilirim teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  16. Murakami için kötü bir yorum ilk defa 0kudum, normalde belki bir daha bakmayacağım bir yazar olurdu ama bir kez olsun okumak istiyorum. Ama tercihim Uyku olmayacaktır sayende.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beklentilere ve hayata bakış açısına göre değişir elbette tutumlar,
      bu da benim tavrım

      Sil

Yorum Gönder